23 Haziran 2008 Pazartesi

Güçlü Ve Dayanıklı Kadınlara...


  • Güçlü bir kadın vücudunu formda tutmak için hergün antrenmen yapar.

  • Dayanıklı bir kadın hergün ruhunu formda tutmak için yardımlar yapar.

  • Güçlü bir kadın hiçbirşeyden korkmaz.

  • Dayanıklı bir kadın korkusuna rağmen cesaret gösterir.
  • Güçlü bir kadın kimsenin kendisinden birşey almasına izin vermez.

  • Dayanıklı bir kadın elinden geldiğince, herkese birşeyler verir.

  • Güçlü bir kadın hatalar yapar ve ileride aynı hatalardan kaçınır.

  • Dayanma gücü olan kadın, hayatta yapılan hataların aynı zamanda birer tecrübe olduğunu farkeder ve bunları kendisine sermaye yapar.

  • Güçlü bir kadın kendinden emin adımlarla yürür.

  • Dayanma gücü olan bir kadın, düştüğünde iradesinin onu kaldıracağını bilir.

  • Güçlü bir kadının yüzünde kendinden emin bir ifade vardır.

  • Dayanma gücü olan bir kadının yüzünden şükran okunur.

  • Güçlü bir kadın, yolculuk için yeterli gücü kendinde bulur.

  • Dayanma gücü olan kadın ise bu yolculukta güç kazanacağına inancı vardır...

Ev Hanımları Evde Ne Yapar?

Adam akşam iş çıkışı eve geldiğinde, evin bahçesinin karmakarışık olduğunu görmüş. 3 çocukda bahçede çamurlar içinde oynuyormuş. Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmış. Karısının arabası garaj kapısının önünde, bir kapısı açık ve yamuk halde parkeder durumdaymış.
Evin içine girdiğinde durum dahada vahim şekle dönüşmüş. Girişteki halının bir kenarı kıvrılmış, havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmiş. Salondaki televizyonun sesi sonuna kadar açık halde çizgifil kanalındaymış. Televizyonun üzerine bırakılmış yarısı içilmiş meyve suyu ha döküldü-hadökülecek vaziyetteymiş.
Oturma odasında yerler oyuncaklar ve çocuk elbiseleriyle kaplıymış. Mutfağa girdiğinde lavabonun, sabah kahvaltısı bulaşıklarıyla dolu olduğunu görmüş. Ayrıca kırılmış bir bardağın parçaları masanın altında duruyormuş.
Üst tarafa yöneldiğinde merdivenlerdeki elbiseleri fark etmiş. Telaşla karısının başına kötü bişey gelmiş olabileceğini yada hastalandığını düşünerek koşmaya başlamış. Misafir odasına girdiğinde karısını uzanmış halde kitap okurken bulmuş. Karısı kocasını görünce okuduğu kitaptan başını kaldırmış, hafifçe gülümsemiş ve gününün nasıl geçtiğini sormuş.
Adam cevaplamış:''herzamanki gibi!''Ardından şaşkınlıkla sormuş: ''Ne oldu bugün böyle?''
Karısı tekrar gülümseyerek ''Sen hergün eve geldiğinde bütüngün ne yaptınki, demezmiydin?'' -''Evet'' ''-Güzel... Bugün hergün yaptıklarımı yapmadım.''...

22 Haziran 2008 Pazar

Harf Falı

NASIL BAKILIR?
Fal için sözkonusu isimdeki fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal enerji sembollerinin açıklamalarına bakmak gerek. İsimdeki harflerin anlamlarını biraraya getirerek anlamlı sonuç çıkarıyorsunuz. Örnek: ''TUĞBA'' olsun, harf tablosundan T-U-Ğ-B-A harflerinin karşılıklarını bulup alt alta getiriyorsunuz ve isim falınız ortaya çıkıyor.
A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder.
Y: Geçmişteki izleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarlar, geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik yapısı gösterirler.
S: Hayalperestliği sembolize eder. Aşırı hayal kuran kişilik.
U: Durgun görünümlü, çok ağır hareket eden, işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.
N: Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.

HARFLER VE ANLAMLARI
A: Algılama gücü ve mantık yürütme kabiliyeti yüksek kişiliği temsil eder।
B: Önsezileri kuvvetli kişiliği temsil eder
. En olumsuz olaylarda dahi umutlarını yitirmeyen kişiliktir aynı zamanda.
C:Güzel sanatlara yatkınlığı temsil eden duygusal kişiliği ifade eder.
Ç: Zevk ve sefa düşkünü kişiliği ifade eder.
D: Üstün gücü temsil eder, hırslı ve zorluklara direnen kişiliktir.
E:Ruhsal karışıklığı temsil eder, yani üzüntü ve sevinci birarada yaşayan ve ruhsal gelgitleri olan kişiliği ifade eder.
F:Sakimliği temsil eder, uysal ve güvenilir kişiliğin işaretcisidir.
G:İnatcı kişilik, gerginlik ve üstün güçlere sahip olma arzusunu ifade eder.
H: Sakin ve durağan bir kişilik ifade eder.
I,İ: Hassas duygusal ve kırılgan kişiliği temsil eder.
J: Kaprisli ve kıskanç kişilik işaretidir.
K: Başarılı, ünvan sahibi ve daima yükselen bir kişiliği ifade eder.
L: Sanatsal yönleri olan kabiliyetli kişilik ifadesidir.
M: Ticarete yatkınlık ve yüksek zeka seviyeli kişiliği ifade eder.
N: Üstün güçlere sahip, sağduyulu kişiliği ifade eder.
O,Ö: Gizemli kişilik sahibidir. Gizliliği sever ve duygularını açığa vurmaktan kaçınan tiplerdir.
P Kendinden emin kişilik, girdikleri ortamda kendilerine güvenli tavırlarıyla dikkat çekerler.
R: Tereddütlü kişilik demektir. Karar vermada zorlanmalar yaşarlar.
S,Ş: Hayalperestliği sembolize eder. Aşırı hayal kuran kişilik.
T: Oldukça ketum tavırlı ve duygularını karşısındakine açmayı başarabilen kişiliği temsil eder.
U,Ü: Durgun görünümlü ,çok ağır hareket eden , işlerini ağırdan alan bir profil çizen kişilik.
V: Kendi içine dönük, umarsız bir kişiliği ifade eder. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın felsefesiyle hareket eder.
Y: Geçmişteki izleri, üzüntü ve diğer olayları sürekli yaşarler, geçmişlerini asla unutmazlar ve güçlü bir kişilik yapısı gösterirler.
Z: Bilimsel açıdan başarılı , okumayı seven, akademik anlamda başarılı kişilik ifadesidir.

Annemi Neden Mi Seviyorum?

Akşam annemle babam televizyon seyrediyorlardı.Annem, ''geç oldu, zaten yorgunum, ben yatıyorum'' dedi.
Ayağa kalktı, mutfağa gitti. Çerez-meyve tabaklarını çalkaladı, kaldırdı. Sabaha hazır olsun diye çaydanlığı doldurdu, demliğe çay koydu. Şekerliğe baktı, dibinde az kakmış, üstüne ekledi. Kahvaltı için buzluktan ekmek çıkardı, akşam yemeği için çözülsün diyede eti aşağıya koydu. Kahvaltı masasını hazırlamak için masanın üzerindekileri topladı. Telefonu şarja koydu, telefon defterini kapatıp yerine koydu. Sonra çamaşır makinesinden ıslak çamaşırları çıkarıp astı ve makineyi tekrar doldurdu. Banyodaki çöp sepetini boşalttı. Islak bir havluyu kurusun diye banyo perdesinin borusuna astı. Bir gömlek ütüledi, kopuk düğmesini dikti. Çiçekleri suladı.

Esneyerek gerindi ve yatak odasının yolunu tuttu. Çalışma masasının yanından geçerken durdu, öğretmene tezkere yazdı, okul gezisiiçin para sayıp ayırdı, eğildi, sandalyenin altına düşmüş ders kitabını aldı, masanın üstüne koydu. Kek tarifleri defterini çıkardı, arkadaşına söz verdiği tarifi bir kağıda yazdı, çantasına koydu. Bakkaldan alınacakları not etti, onuda çantasına koydu. Sonra gidip 3'ü 1 arada temizleme losyonuyla yüzünü yıkadı, dişlerini fırçaladı. Gece kremini ve kırışık önleyici nemlendiricisini sürdü. Tırnaklarına baktı, törpüledi.
İçeriden ''Sen yatmaya gitmemişmiydin'' diye seslenen babama ''Şimdi gidiyorum '' deyip köpeğin su kabını doldurdu. Kapıları pencereleri kontrol etti, holdeki lambayı yaktı. Kardeşimin odasına gitti, oğlan uyumuış, lambasını söndürdü, bilgisayarını kapattı, gömleğini astı, yerdeki kirli çorapları toplayıp sepete attı. Bana geldi ''Hadi yat artık birazda yarın çalışırsın '' देदी
Kendi odasına gitti, saati kurdu,ertesi gün giyeceklerini hazırladı. 6 maddelik acil işler listesine 3 madde daha ekledi. Kendi kendine iyi geceler diledi, hayallerinin gerçekleştiğini gözünün önüne getirdi.
İşte o sırada babam televizyonu kapattı, ortaya öylece bir '' ben yatıyorum'' dedi ve gitti yattı. Sizce bu işte bir gariplik yokmu?
Kadınların neden daha uzun yaşadığını merak etmiyormusunuz?: Çünkü bizim yapımız bu; işimizi bitirmeden öyle çabuk çabuk ölemeyiz!...Hadi artık yatın. Yarın yapacak çok iş var.......

Kalp Krizi (Fıkra)

Kadının biri 46 yaşındayken kalp krizi geçiriyor ve hastaneye kaldırılıyor. Ameliyat masasındayken, ölüme yakın, birden bir hayal görüyor: Azraile ''Benim saatim geldimi?'' diye soruyor. Azrail:''Hayır, daha daha senin 43 sene ,2 ay, vede 8 günün var.'' Narkozdan uyandığında estetik yaptırmaya kara veriyor. Yüzünü gerdiriyor, dudaklarını doldurtuyor vede göğüslerini düzelttiriyor. Kısacası ' Yeniden doğmuş gibi' daha uzun bir süre yaşayacağını bildiği için şimdi, okadar ameliyatın değdiğini düşünüyor.
Son ameliyattan sonra, hastaneden tamamen yeni bir insan gibi çıkıyor. Tam karşıdan karşıya geçiyorki, ambulans çarpıyor.Ölüyor. Cennette Azrail'e soruyor:''-40 seneden fazla yaşayacağımı sanıyordum! Neden o zaman o ambulansın bana çarpmasını seğlayıp beni öldürttün?''
Azrail cevap veriyor:''- Kız ben seni tanıyamadım...''

Erkekler Kadınları Neden Anlamazlar (Fıkra)

Güzel bir kadın arabasıyla yolda ilerlemektedir...Bu arada başka bir adam kendi yolunda ama aksi istikamette gitmektedir... Her ikiside karşı karşıya geldiklerinde kadın pencereyi açar ve bağırır: ''-Dikkat et beygir!''... Adam da aynı şekilde penceresini açar ve bağırır: ''-Cadı!!''... Her ikiside yollarına devam ederlerken , erkek dikiz aynasından kadının arabasına bakarak sırıtmaktadır ve sonara birden bir ses........................
Bu öykünün anafikri: ''Erkekler kadınların ne dediklerini asla anlamazlar!''.......

Dersimiz Biyoloji (Fıkra)

Biyoloji dersinde yapılacak sınav için herkes acayip çalışmış, notlar fotokopiler havada uçuşmuş. Sınav günü öğrenciler birde bakmışlar, ortada kağıt kalem yok, sadece sıra sıra mikroskoplar...
Hoca sınavı açıklamış: ''-Bu mikroskoplardaki lamların hepsinde bir böceğin bacağı var, sınavınız: bacağından böceği tanımak.''
Tabi hemen itirazlar, feryatlar... Ama yararı yok, hocanın dediği dedik. Öğrenciler mikroskopların başına geçmiş. Ama birşey yapamıyorlar. Sonunda biri dayanamamış, kapıyı çarpıp çıkmış. Hoca arkasından seslenmiş ''-Kimsin ulan sen, kapıyı çarpıp çıkıyorsun?''
Kapı hafifçe aralanmış ve bir bacak uzanmış: ''- Hadi bilsene kim olduğumu....''

21 Haziran 2008 Cumartesi

Kadın Olmak

Bir kadın çocuktur aslında... Çocuk gibi davranmayı sever. Erkeğin kendisine, bir çocuğa gösterdiği şefkati göstermesini ister. Bir çocuğu okşar gibi incitmeden sevmeli erkek, kadını.... Ama hiçbir kadın çocuk muamelesi görmek istemez. Söylediği şeyler çocukça da olsa dinlenilmesini, dikkate alınmasını ister.Yani bir kadının çocukluk yapmasına izin vereceksiniz; Ama asla onu bir çocuk olarak görmeyeceksiniz..

Bir Kadın Güçlüdür Aslında..

Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.. Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasını sevmez. İsterki; erkeğin gücü kendisine huzur versin. Kendi kendine yapabileceği şeyleri bile erkeğin yapmasını bekler. Böylece hem daha kadın olduğunu hissedecektir, hemde erkeğin ne kadar güçlü olduğunu görecektir. Ancak kadın gücünü göstermek istediğinde onu engelleyemezsiniz. Yapmak istediği birşey varsa mutlaka yapar.
Bir Kadın Sevgidir Aslında...
İçinde herzaman sevgiyi taşır. Sevdiklerinden kolay ayrılamaz. Zor sever ama tam sever. Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreğinin kabul ettiğini beyninin de kabul etmesi gerekir, ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsınız. Belki kolayca yüreğine girebilirsiniz. Ancak beyninde yer alamazsınız. Heran terk edebilirsiniz. Sevmediği halde terk etmeyen kadınlar da var elbette; bunun tek nedeni ise engelleyemedikleri acımak duygusudur.
Bir Kadın Yalnızdır Aslında...
Hiçbir kadını bütünüyle elde edemezsiniz. Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır. O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez. Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz. Yalnızlık onun sığınağıdır. O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendi karar verir. Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız, onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.
Bir Kadın Çılgındır Aslında....
Neler yapabileceğini erkek hayal bile edemez. Üreticiliğinin sınırı yoktur ama bunu ortaya çıkarmak için hayatının erkeğini bekler. Hoyratca harcamaz üreticiliğini, sadece erkeğine saklar. Bir kadının gerçek erkeği olmayı başarabilmişseniz çok şanslısınız demektir. Çünkü hayatın içinde olan herşey ancak kadınlar olduğunda anlam kazanıyor. Yemek yemek, su içmek bile. Bir kadının elinden içtiğiniz suyla, kendi kendinize bardağı doldurup içtiğiniz su arasındaki lezzet farkını anlayabiliyormusunuz? Anlıyorsanız ne mutlu size. Anlamıyorsanız ne yazıkki yaşamıyorsunuz!...
Can DÜNDAR

20 Haziran 2008 Cuma

Mutlu Ol Bu Bir Emirdir:)(Sinan Çetin)

Yolu Yarılayan Kadın

Ne aradığını yada ne aramadığını bilen kadınlar. Aşkı, sevdayı mutlaka tatmış olurlar. Bu nedenle onları yüzeysel duygularla kandırmak mümkün değildir.
Aşkında aşksızlığında kokusu bu kadınlara önceden gelir. Ömrünün diğer yarısını kendini geliştirmeye adayacağından, bilinçleri doğruya yükselir.
Akıl ve bedenle birlikte girdiği ortama renk ve ışık verir. Yolu yarılayan kadınlarla , kolay ve zor hayat içiçedir.
Evet anlamına gelen kadınsı hayırlarla kapris yapılmayacağını çoktan öğrenmiştir. Erkeğin ne ardından gelir, nede ilerisinde olmak için didinir. Yanyana cancana duruşlar tercihtir.
Bazen bir anne şefkati, bazende bir aslan kükremesiyle şaşkınlığa çevirir. Onunla birlikte olan erkeğin herşeye hazır olması gerekir.
Yolu yarılayan kadınar duygularını yaşamasını bilir. Davranışları sebepsiz değildir. Kalbi kırıldıysa ağlar, ağlayışının sebebi erkeğin ona sunacağı sevgi değildşr.
Mutluysa kahkahalar atar, gülüşünün sebebi dikkat çekmek değildir.
Seviyorsa kıskanır, kıskanç oluşunun sebebi kendine güvensizlik değildir. Suskunsa sebebi vardır, kendi haline bırakılması gerekir.
Yolu yarılayan kadının hissiyatı kuvvetlidir. Aldatıldığını sezgilerini kullanarak gün ışığına çıkarır.
Veda vakti geldi demenize bile gerek yoktur. O verdiğiniz mesajı çoktan alıp kendi yolunu tutmuştur. Her gidiş kadını dahada kadınlaştırır. Gidenin ardından bakacak kadar hayatın uzun olmadığını anlamıştır.
Ve gizem kadına en çok bu yaşta yakışır...

Kum Sanatı (Love-2008)

Mangal Ve Kadın

MANGAL

Bu aktivite esnasında, bir erkeğin gerçek mutfak hünerine tanıklık ederiz. Bir erkek, mangal başına geçmek için gönüllü olduğunda, aşağıda detaylandırılan bir seri olay yaşanır:

  1. Erkek mangalı ve mangal kömürünü çıkartır.

  2. Kadın ızgarayı temizler.

  3. Kadın bakkala gider.

  4. Kadın kasaba gider..

  5. Kadın fırına gider.

  6. Kadın salatayı ve sebzeleri hazırlar.

  7. Kadın pişirilecek etleri hazırlar.

  8. Kadın etleri bir tepsi üzerine, gerekli malzemeler,baharatlar..vs. ile dizer.

  9. Kadın temiz ızgarayı ve hazırladığı tepsiyi, mangalın başında elinde birasıyla dikilen adama getirir.

  10. Adam etleri ızgaranın üzerine yerleştirir.

  11. Kadın içeriye geçip masayı hazırlar.

  12. Kadın sebzelerin pişmesini kontrol eder.

  13. Kadın tatlıyı hazırlar.

  14. Kadın tekrar dışarı çıkar ve kocasına etin yanmakta olduğunu haber verir.

  15. Adam çok pişmiş eti ızgaradan alır ve kadına verir.

  16. Kadın tabakları çıkartır, masaya dizer.

  17. Adam içkileri doldurur.

  18. Kadın masayı toplar ve kahve yapmaya gider.

  19. Kadın tatlı ve kahve ikram eder.

  20. Kadın bulaşıkları yıkar, mutfağı toplar.

  21. Adam mangalı olduğu yerde bırakır, çünkü içinde hala yanan kömürler vardır.

  22. Adam karısına bugün mutfak işi olmadığı için mutlu olup olmadığını sorar.
  23. Kadının şaşkın bakışları karşısında , kadınları mutlu etmenin imkansız olduğuna karar verir!!...

Devekuşu (Fıkra)

Yavru tavşan yuvasından ilk kez ayrılır ve ormanda dolaşmaya başlar. Karşılaştığı ilk hayvana kendini tanıtır:-'' Merhaba ben TAVŞAN, sen kimsin?'' Karşıdaki hayvan : -'' Bende KATIR'' der.
Tavşanın kafası karışmıştır.-''Nasıl yani?'' der. Katır: _''Benim annem eşşek babamda at. Onlar birlikte olmuşlar , sonra ben doğmuşum'' der.

Tavşan yoluna devam eder.Karşılaştığı başka bir hayvana kendini tanıtır:-'' Merhaba kardeş ben TAVŞAN, sen kimsin?'' Hayvan -''Ben KURTKÖPEĞİYİM''der. Tavşan yine şaşırır.''Nasıl yani?'' der. Kurtköpeği:-'' Benim annem köpek babamda kurt, onlar birlikte olmuşlar ve ben olmuşum ''der.

Tavşan yine yoluna devam ederken yavaş yavaş aklından bu bilgileri geçirir, ve işlerin nasıl olduğunu anlamaya başlar. Karşılaştığı başka bir hayvana kendini tanıtır: -''Merhaba kardeş ben TAVŞAN ,sen kimsin?'' Hayvan:-''Ben DEVEKUŞU'' der.

Tavşan afallar: -''Hadi lenn!''..

Bu Çocuk Kimin (Fıkra)

İki çocuğu olan köy delikanlısı askerliğini yapıpda evine döndüğünde bakmışki karısı üç çocukla masanın etrafındalar. Birden öfkelenip bağırmaya başlamış: -''Abooowww.. ula kaltak, bu üçüncü çocuk nirden çıktııı?Askere giderkene iki çocuumuz varıdı. Bu sonuncusu benden olamaz.''

Karısı gayet sakin cevap verir:-'' Ne bagırıysın? Sana babamı diyir? Oturmuş yogurdunu yiyir...''

Bir Erkeğin Ağzından Nasıl Laf Alınır?..

>>Kadın: Ben ölürsem ne yaparsın? Tekrar evlenirmisin?
>>Erkek: Kesinlikle hayır!!
>>Kadın: Neden evli olmak hoşuna gitmiyormu?
>>Erkek: Öyle demek istemedim tabiiki gidiyor.
>>Kadın: Ozaman neden tekrar evlenmezsinki??
>>Erkek: Tamam tamam evlenirim.
>>Kadın: (yüzünde kırgın bir ifadeyle) Evlenirsin..
>>Erkek: (ne diyeceğini bilemez ve azıcık kızgın bir iç çeker)
>>Kadın: Onunla bizim yatağımızda mı yatarsın
?

>>Erkek: Başka nerde yatılabilirki?
>>Kadın: Benim resimlerimi kaldırıp yerlerine onun resimlerini koyarmısın?
>>Erkek: Sanırım bu yapılacak en uygun şey olur.
>>Kadın: O zaman onun benim ayakkabı kolleksiyonumdan ayakkabılar giymesine de izin verirsin...?
>>Erkek: Hayır onun ayakları 37 numara...
>>Kadın:.............................?!!!
>>Erkek: Hass................................!!!

Çocuklarımız Bizim Herşeyimiz.

Mavi resim için çocuklarıyla ilişkileri başarılı bir aile örneği,

Diğeri için çocuklarıyla ilişkileri başarısız bir aile resmi örneği demiş uzmanlar.
Heriki resmi de 7 yaşındaki çocuklar çizmiş.

Ne Güzel Cahildik!...

Dışarıda kar...

Ama kuzine içten içe öyle yanıyorki.Kuzinenin üzerinde demir maşa.. Maşanın üzerindede ekmek dilimleri. Aydınlık bir kış sabahı ve kızarmış ekmek kokusu.

Sucuk lükstü.Yumurta lezzetli. Ekmek herzaman ekmek gibi...

Birkez olsun kümesten yumurta almamış, birkez olsun o kızarmış ekmeğin kokusunu duyamamış ve fakat alışveriş merkezlerinin restoran katlarında , boğucu bir gürültü ve havasızlık içinde hamburger keyfine fit olmuş çocuklar ve gençler için ben ne kadar yaşlıyım?

***

Dışarıda kar , içeride kanaat, içeride huzur...

O beyaz örtünün gelişi sürpriz olurdu.Şimdiki gibi üç günlük hava tahmini , kar yağışı için dakikalı randevu falan yoktu. (Meteoroloji tutturamadığı zaman o kadar seviniyorumki...)

Krize de girmezdik. İranı da hiç takmazdık. Yakacak birşeyler olurdu herzaman. Ve kuzine hem ısıtır hem pişirirdi...

Bize kalan kışın ve karın tadını çıkarmaktı. Mumumuz ve gaz lambamız vardı.

***

Televizyon yoktu.Gazetede herzaman olmazdı.Öyle güzel cahildikki, keyfimiz bozulmazdı hiç! Portakal kabuklarını sobanın üzerine dizer, kokusuna râm olurduk. Kestane közlemek büsbütün bir gecenin akıllara seza mutluluğuydu. Sonra illaki büyüklerin anlattığı hikayeler, hatıralar...Birçoğu arızalı ve tedaviye muhtaç beyinlerden çıkma dizilerin ve filmlerin açtığı hasarlar yerine, geniş ve besleyici bir masal dünyası...

***

Lezzet bir tarafa, kokuya da hasret kalacağımız kimin aklına gelirdi? Ekmeklerimiz el değerek üretilirdi, sağlıklıydı lezzetliydi ve mis gibi kokardı. Çay da klokardı... Domateste... Bütün bu nefasete küçücük bir bakkal dükkanının zenginliği yetiyordu...

***

Türban krizi, doğal gazın kesilme korkusu, yolda kalma teleşı, rejim tehlikesi... Kimin umurunda... Ne güzel cahildik. Mutluluğun resmini çizdik...

Anneler Yanılmaz (Fıkra)

Mehmet ile Handan öğrenci olup, aynı evi paylaşmaktadırlar. Birgün Handan ve Mekmet, Mehmet'in annesini yemeğe davet ederler.

Mehmet'in annesi akşam yemeği boyunca Handan'ı uzun uzun süzer ve aslında Handan'ın çok alımlı ve güzel bir kız olduğunu, acaba aralarında ev arkadaşlığından daha ileri bir ilişkinin olup olmadığını merak eder.

Aklını okumuşcasına Mehmet der ki:

Ne düşündüğünü biliyorum anne,ama emin olki sadece ev arkadaşıyız,ötesi yok. Akşam yemeğinden sonra Mehmet'in annesi evine döner. Aradan biriki gün sonra Handan derki:

-'' Mehmet , annen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesini bulamıyorum.''

Mehmet yanıtlar: -''Annemin almış olabileceğini tahmin etmiyorum ama ben yinede kendisine bir mektup yazayım.'' Oturur ve yazar:

Anneciğim, gümüş çorba kasesini sen aldın demiyorum, ama almadında demiyorum. Fakat konu şuki: Sen bize yemeğe geldiğinden beri gümüş çorba kasesi kayıp.
Sevgiler oğlun Mehmet.

Bir hafta sonra Mehmet'in annesinden mektup gelir: -'' Sevgili oğlum: Sana Handanla yatıyorsun demiyorum, ama yatmıyorsun da demiyorum. Fakat konu şuki: Handan kendi yatağında yatıyor olsaydı, gümüş çorba kasesini çoktan bulmuş olurdu.''
Sevgiler annen.

Saatci Temel (Fıkra)

Dursun, saatlerin geri alınacağını duyunca, evdeki tüm saatleri toplayıp saatci Temel'e gider.-''Ula Temel, saatler geri alunacakmiş.Bizde evdeki saatleri senden aldığımız için , geri sana getirduk. Bunlaru geri alacaksun.'' Temel kendinden emin bi şekilde:

-''Oyle yağma yok.Bende duydum ama 1 saat geri alunacakmiş. 1 tanesini alirum , diğerlerini almam.''

17 Haziran 2008 Salı

Azraili Yen...

Fıkra (İkinizide Harcarım)

Bir davada tanıklık etmesi için yaşlı bir teyzeyi çağırırlar. Kadın yerine oturur ve davalının avukadtı kadına yaklaşır...
-''Bayan Jones; beni tanıyormusunuz? '' Yaşlı teyze cevap verir: _''Ah evet bay Williams sizi çocukluğunuzdan beri tanıyorum.Siz taa o zamanlar bile aileniz için tam bir baş belasıydınız. Sürekli yalan söylüyorsunuz. 2 dolar fazla kazanmak için herkesi satarsınız...

Davalının avukatı başta olmak üzere bütün salon şok olur. Adam ne yapacağını bilemez bir halde kadına tekrar sorar:
-''Peki bayan Jones , karşı tarafın avukatını tanıyormusunuz? '' Kadın yine cevaplar: -''Elbette tanıyorum. Çocukluğunda ona da dadılık yapmıştım..Tembel, ödlek ve alkolik adamın tekidir.Etrafında birtek dostu yoktur ve herkes onun hala geceleri altına kaçırdığını söylüyor...

Yine herkes şokta, bütün salonu bir uğultu kaplar.Hakim kürsüye tak tak tak vurup herkesi susturur ve her iki tarafın avukatını da kürsüye çağırıp eğilmelerini söyleyerek kulaklarına şunu fısıldar:

-'' Eğer bu kadına içinizden herangi biri beni tanıyıp tanımadığını soracak olursa ikinizi birden harcarım...

16 Haziran 2008 Pazartesi

Striptease:-)

Bazen beklentilerinizin fazlası , hayal kırıklığı yaşatabilir..

Adamın Oğlu

Adam ,oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı.Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu.Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti.Üzerinde:''BABAMA'' yazıtordu. Akından binbir kötü düşünce geçirerek mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu:
_'' Sevgili baba; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum.Kız arkadaşımla kaçmak zorundayım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim.Gerçek tutku ve aşkı ben Jale ile buldum , ve o öyle tatlıki anlatamam.
Şunu biliyordum, siz onun vücudunun heryerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri, kendisine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız. Ve tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu.Fakat benim için önemli olan tutku ve gerçek aşk...
Baba Jale hamile! Jalenin dediğine göre çok mutlu olacağız.Ormanda kendine ait küçük bir karavanı ve tüm kış yetecek kadar da yakacağı var. Birsürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor. Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorumki esrar kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız. Ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız.
Artık tam anlamıyla bilime yalvarıp dualar ediyoruz, şu AIDSin çaresi bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye. Okesinlikle iyileşmeyi hak ediyor....
Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve başımın çaresine bakabilirim. Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyıp seveceksin. Oğlun Cihan...
NOT: Baba mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmetlerdeyim. Sadece sana ; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim:))

15 Haziran 2008 Pazar

Görkem'in Sanat Dünyası
























14 Haziran 2008 Cumartesi

Vahşi Hayat
























10 Haziran 2008 Salı

Görkem'in anasıfı hayatı