27 Şubat 2014 Perşembe

40 YAŞINDA KADIN

-40 yaşını geçmiş bir kadın asla sizi gecenin bir yarısı uyandırıp 'NE düşünüyorsun?' diye sormaz. Umurunda değildir çünkü NE düşündüğünüz.

-40 yaşını aşmış bir kadın TV deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV'nin karşısında yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar.Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.

-40 yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir. Kim olduğunu, NE olduğunu, NE istediğini, ve kimden istediğini bilir.

-40 yaşını aşmış çok AZ kadın,onun hakkında ya da yaptıkları hakkında NE düşündüğünüzü önemser.

-40 yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. Hayatında en son ihtiyaç duyduğu şey bir başka mız mız, devamlı söylenen, NE yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.

-40 yaşını aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabi hakettiyseniz, sizi vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak.

-40 yaşını aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa. Çünkü takdir edilmemenin NE olduğunu iyi bilir.

-40 yaşını aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için.

-40 yaşını aşmış bir kadın Kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir. Çiğ durur.

-40 üstü kadınlar açık sözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Onun için NE anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur.

-Ne kadar geri zekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir. Eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız.
-Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza Hiç gerek yoktur. Onlar her haltınızı bilirler.. 40 yaş üstü kadınlar, sevgi ile kalın.

17 Şubat 2014 Pazartesi

ANNE VE KAYNANA FARKI



Yaşını başını almış iki eski arkadaş hanımefendi yolda karşılaşmışlar. Hal hatır sormuşlar.

Sıra çocuklarına gelmiş.
“Senin oğlan nasıl, evlendi mi?” diye sormuş biri,
“Evlendi” demiş öteki, “evlendi ama ah, sorma,
öyle bir gelin çıktı ki, felâket!..

“Sabahtan akşama çalışıyor,
evde doğru dürüst yemek pişmiyor,
yorgun olduğu zaman oğluma yemek pişirttiriyor.

Bazen sabah kahvaltısını bile oğlum hazırlıyor.
Ne dikiş var, ne ütü.
Bir kadın bulmuş, bütün işi ona yaptırtıyor.
Evde prensesler gibi oturuyor,
oğlum için özel hiçbir şey yapmıyor, çok üzgünüm, çok…”



“Vah vah” demiş arkadaşı, “peki kızın nasıl, o da evlendi mi?”…

“O da evlendi” demiş arkadaşı,
“ama o çok mutlu, öyle iyi bir damadım var ki,
kızımın elini sıcak sudan soğuk suya sokturmuyor.
Kızım çalıştığı için çok yoruluyor, çoğu akşam,
yemekleri beraber pişiriyorlar, hatta bazen damadım hazırlıyor.
İnanır mısın öyle iyi bir çocuk ki tatil günlerinde kahvaltısını kızımın yatağına götürüyor.

Bir kadın bulmuşlar, evin bütün işlerini o yapıyor,
kızım evde hiç yorulmuyor, prensesler gibi oturuyor,
kocası da ondan iş beklemiyor, çok memnunum, Çooookkkk“