16 Aralık 2009 Çarşamba

Kaynana Olmak Sanattır.. (Fıkra)


Genç bir çocuk heyecanla annesine gelir ve aşık olduğunu, evlenmek istediğini ve kızı kendisiyle tanıştırmak istediğini söyler.
Ama sadece eğlence olsun diye eve 3 kız getireceğini söyler ve annesinin , evleneceği kızı tahmin etmesini ister.
Ertesi gün 3 güzel kızla eve gelir.
Otururlar, bir süre sohbet ederler.Bir süre sonra çocuk heyecanla annesine sorar: Tahmin ettinmi? diye.Anne duraksamadan cevap verir: Ortadaki kızıl saçlı.
Oğlan hayretle annesine sorar : İnanılmaz, nasıl bildin? Anne cevap verir:
Bir tek ondan hoşlanmadım...

10 Aralık 2009 Perşembe

Otobüs Şoförü Serkan (Fıkra)

Serkan ölünce ,cennetin kapısında kuyruğa girer.
Hemen önünde duran adam pederdir.Kapıda bir melek beklemektedir.Melek pedere sorar:
''- Hiç günahın varmı peder?''
''_Aziz melek, ben rahiptim. Bütün hayatım boyunca hep tanrıma dua ettim. Karıma ve çocuklarıma sadık kaldım.İnsanlara ve hayvanlara hep yardım ettim.''Melek:
''_Çokl iyi bunları biliyorduk zaten, al sana cennetin gümüş anahtarı.'' der ve sonra Serkan'a döner:
''_Senin hiç günahın varmı?'' Serkan:
''_Ben de herzaman hayvanlara ve insanlara iyilik yapardım.Tanrıya dua etmedim açıkcası ve inancım da zayıftı. Birde günahım vardı: Çok sert ve hızlı otobüs kullanırdım.'' Melek Serkan'a döner ve :
''_Bunu da biliyoruz.Çok iyi ,al sana cennetin altın anahtarı...'' Peder bu olaya çok sinirlenir:
''_Ben hayatımı tanrıya adadım, siz de gidip bu adamı cennette benden üstün tutuyorsunuz, haksızlık değilmi ?!!'' Melek gülerek:
''_Oğlum ,sen dua ederken herkes uyuyordu ,ama Serkan otobüs kullanırken herkes dua ediyordu...''

8 Aralık 2009 Salı


26 Kasım 2009 Perşembe

15 Kasım 2009 Pazar

Değnekten Atınız Hiç Eksik Olmasın..

İki çocuklu bir aile haftasonunu piknik yaparak geçirmeye karar verirler.Piknik yerine vardıklarında anne yemeği hazırlarken , çocuklar babalarıyla birlikte yürüyüşe çıkarlar.

Uzun bir yürüyüşten sonra oldukça yorulan küçük çocuk, yalvarırcasına bakan gözlerle, 'Babacığım çok yoruldum.Lütfen beni kucağına alırmısın?' der.Baba, 'Ben de yorgunum oğlum' der demez çocuk ağlamaya başlar. Baba tek kelime etmeden ağaçtan bir dal keser. Dalı bıçakla biçimlendirip , çocuğa zarar vermeyecek şekilde yontar. Sonra dalı oğluna verir: 'Al oğlum, sana güzel bir at' der. Çocuk sevinçle dal parçasından yontulmuş ata biner ve sıçrayarak, ata vurarak annesinin yanına doğru gitmeye başlar. Babasını ve ablasını geride bırakmıştır bile...

Baba gülerek kızına : ' İşte yaşam budur kızım. Bazen zihnen yada bedenen kendini yorgun hissedeceksin. İşte ozaman kendine değnekten bir at bul ve yoluna neşe içinde devam et.

Bu at ; bir arkadaş, bir çiçek, bir şarkı, bir şiir yada bir çocuğun tebessümü olabilir...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Murpy Kuralları ( Eğer Benzer Şeyler başınıza Geliyorsa Burada Paylaşın)

Mekanik Tamirat Kuralı
Elleriniz yağa bulaştığında ,burnunuz kaşınır ve acil tuvalete gitmeniz gerekmektedir..

Yer Çekimi Kuralı
Yere düşen herşey en zor ulaşilabilecek noktaya yuvarlanır...

Yanlış Numara Kuralı
Yanlışlıkla çevirdiğiniz bir telefon numarası hiçbirzaman meşgul çalmaz ve daima cevap verir...

Mazeret Kuralı
Patronunuza işe geç kalma sebebinin patlak lastik olduğunu söylerseniz, ertesi sabah lastiğinizi muhakkak patlak bulursunuz...

Değişkenlik Kuralı
Eğer trafikte şerit değiştirirseniz, eski şeridiniz şimdi bulunduğunuzdan daha hızlı akar ( bu hep böyledir)...

Banyo Kuralı
Vücudunuz tamamen ıslandığında telefon yada kapı çalar...

Yakın Tesadüf Kuralı
Beraber görülmek istemediğiniz biriyle beraberseniz tanıdığınız biriyle karşılaşma ihtimali tavan yapar...

Sonuç Kuralı
Birine bir aletin çalışmayacağını ispat etmeye çalıştığınızda , o alet çalışır...

Biomekanik Kuralı
Kaşınma katsayısı, vücudunuzda ulaşılması zor olan yerlerde en yüksektir.Şekilden şekile girersiniz...

Tiyatro Kuralı
Ne olursa olsun koridordan en uzak olan sandalyenin sahipleri en geç gelir...

Starbucks Kuralı
Bir kahve içmek için oturduğunuzda patronunuz sizden bir görev ister, ve bu görev süresi kahve soğuyana kadardır...

Murphnin Soyunma Odası Kuralı
Eğer soyunma odasında iki kişi varsa , onların soyunma dolapları bitişiktir...

Yüzey Kuralı
Tereyağlı ve reçelli ekmeğinizin ,yeni yaptırdığınız veya aldığınızhalıya düşme ihtimali, halının pahalılığı ve yeniliği ile doğru orantılıdır...

Mantıksal Tartışma Kuralı
Neyi konuştuğunuzu bilmiyorsanız herşey olabilir...

Brown'un Fiziksel Görünüm Kuralı
Papuç ayağınıza tam geldiyse o papuç çirkindir...

Wilson'ın Pazarlama Stratejisi Kuralı
Gerçekten çok sevdiğiniz bir ürünü bulup aldığınızda , o ürünü üretmekten vazgeçerler...

Doktorların Kuralı
Kendinizi hasta hissedip doktor randevusu alıp gittiğinizde, aniden iyileşirsiniz.Eğer randevu almazsanız hastalık devam eder...

Olasılık kuralı
Birisi tarafından seyredilme olasılığı, yaptığınız işin aptallık katsayısıyla doğru orantılıdır...

29 Ekim 2009 Perşembe

26 Ekim 2009 Pazartesi

Uluslar Arası Çalışmada Kültür Farkı :)


"Orta Doguya Cola pazarlamaya giden ancak başarısız olan bir satıcıya arkadaşı sormuş

-Neden başarısız oldun?

-Arabistan'a indigimde çok ümitliydim ve kendime güveniyordum,çünkü henüz cola'yı bilmiyorlardı.

Ancak Arapça bilmiyordum ve 3 poster aracılığıyla amacımı taşımayı planladım.

İlk poster: Çölde susuzluktan bitkin düşmüş kumda yatan bir adam,

İkinci poster: Adam cola iciyor.

Üçüncü poster: Adam tamamiyle taptaze ve dinç oluyor. Ve bu posterleri her tarafa yapıştırttım

-Sonra yani bu işe yaramadı mı?

- Lanet olsun ...Yarayacaktı, ama arapların sağdan sola okuduklarını kavrayamadım.

Sefil Çınar Belgeseli

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Ahh Kadınlar..(Fıkra)

Yasli adam ölüm dösegindeydi. .. Artik son dakikalarini yasiyordu...
Hasta yataginda yatarken birden mutfaktan gelen kokuyu duydu, en sevdigi çikolatali kurabiyelerin kokusu...
Birden gözleri aralandi, kendini ayaga kalkacak kadar güçlü hissetti...Bu sasilacak bir seydi, ölmek üzere olan adami ayaga kaldirmaya kurabiyelerin kokusu yetmisti...
Duvara tutunarak merdivenlere kadar yürüdü...Basamaklari agir agir inerken sanki mutfaga degil hayata yaklasiyor gibi heyecanliydi. . .
Nihayet mutfak kapisina kadar geldi...
Iste masanin üzerindeki tepside onlarca çikolatali kurabiye, tam karsisinda duruyordu...
Son gücüyle masaya yaklasti, o kurabiyelerden bir tane agzina atabilse sanki ömrüne ömür katilacakti. ..Bir tane almak için elini uzatti...
Ama birden karisi yetisti ve eline vurdu:
"Çek elini bakayim...
Onlar cenaze için..."

11 Ağustos 2009 Salı

Eşek Deyip Geçme (Fıkra)

1950'li yıllarda Amerikalı mühendisler gelmiş Türkiye'ye.
Bir kısım imar çalışmalarına rehberlik ediyorlarmış.
O zamanlarda yol güzergâhını belirleyecek alet yok, eleman yok. Na fı'a mühendisleri eşeği yokuşa sürüyorlar, arkasından, elemanlar şeritmetre çekiyor ve eşeğin ayak izlerine kazık çakıp istikamet belirliyorlarmış.
Bunu gören Amerikalı mühendis, pratiği kavrayamamış ve sormuş:
- Ne yapıyorlar böyle?
- Rampada yolun güzergâhını belirliyorlar.
- Anlayamadım?
- Eşek %7 eğimin üstüne çıkmaz, biz de eşeğin izinde kazık çakıp rampada yol güzergâhı belirliyoruz. Deyince Amerikalı katılarak gülmeye başlamış. Yatışınca da sormuş:
- Peki, eşek bulamayınca ne yapıyorsunuz?
Kayserili bozgun... cevap vermiş:
- Amerika'dan mühendis getirtiyoruz.

3 Temmuz 2009 Cuma

Ah Şu Kocalar!...

Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi farkeder.
En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10metre arkasında bir başka tabut.
Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam....
Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiçkuşku yok ki cenazenin sahibidir.
Yanına yaklaşır ve sorar:
-Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?
Adam yanıtlar:
-Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem.
-Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu?
-Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş
.Adam biraz düşündükten sonra sorar:
-Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim?
-Sıraya geç!

16 Haziran 2009 Salı

Anne Demek;

* Yenilen her lokmadan sonra alkış kıyamet koparan,şenlik havasına bürünendir.
* Çıkan her pirinç tanesi diş için tüm hısım akrabaya telefon açandır.
* Tüm hafta hayalini kurduğu pazar kahvaltısına oturup asla yiyemeden kalkandır.
* Sabaha kadar kırk sefer uyanarak,sabah kalkıp zombi gibi işe gitmektir.
* İşten eve geç gelmenin vicdan azabıyla bebeklerinin yanına kıvrılıp saatlerce koklayandır.
* Tatil yapamamanın kitabını yazandır.
* Eskiden hergün uğradığı kuaförünün yolunu unutandır.
* Çaydanlığın kapağı ile pet şişeyi kapatmaya çalışandır.
* Parça pinçik olmuş pazar gazetesini birleştirip okumaya çalışandır.
* Gecenin bir yarısı gözü kapalı süt ısıtıp,gözü kapalı geri dönendir.
* Saatlerce leblebi parmaklı ayakları öpmekten sonsuz keyif alandır.
* Temcid pilavı tadındaki baby tv yi seyretmektir.
* Bebek şef şarkısı söyleyerek,fırsat bu fırsat deyip birşeyler yedirmeye çalışmaktır.
* Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak,mısırı tanelere ayırmaktır.
* İşten yeni gelmiş ve içeri ilk adımı atmışken,"Anne atttaaaaa" sözleriyle çark edip,en yakın parkın yolunu tutmaktır.
* Anne demek bebek havuzunda yüzmektir.
* Başka bir anneyi nerede görürse görsün "Seni çok iyi anlıyorum tatlım "bakışı atandır.
* Aşı takvimini ezbere bilendir.
* Kazara kendi için alışverişe gidip nasıl olduysa bebek kıyafeti dolu poşetlerle geri dönendir.
* Ne kadar sert olursa olsun hayır demeyi beceremeyendir.
* İşe yetişmek için düğmelerini bahçede ilikleyendir.
* Uyduruk ninni besteleyendir.
* Çantasında sürekli Oyuncak kurbacık,ıslak mendil ve kreker taşıyandır.
* Son teknoloji telefonu denize atıldığında ,diken diken olmuş her bir saçına rağmen,annecim telefonlar yüzemez diyebilendir.
* Anne demek eskisinden bin kat daha güçlü olmak demektir.
* Anne demek hayatının sonuna kadar ve sonunun da ötesinde birileri için endişelenmektir.
* Anne demek iki küçük melekle,gururla,küçük dağları ben yarattım edasında yürüyebilmektir.
* Anne demek yüreyini parçalara bölüp herbir parçayı özenle onlara sunmaktır.
* Anne demek 9 ay karnında taşımak değil,ömrünün sonuna kadar yüreğinde taşımaktır.

13 Haziran 2009 Cumartesi

24 Mayıs 2009 Pazar

Özgürlüğün Resmi


Babası İspanya`nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkumdu küçük kızın. Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi. Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkumlara verilmesi yasaktı.
Bu sebeple kağıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı...
Çok üzülmüştü küçük kız. Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?" dedi.
Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.
Babası keyifle resme baktı ve sordu: "Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?"
Küçük kız babasına eğilerek, sessizce şöyle dedi :
"Hşşşşt! O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri...

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Kadındır Dikkat Edin (Fıkra)

Bir kadınla bir adam ayri ayri arabalarinda giderlerken çarpisirlar. ikisinin de arabasi mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur.
Arabalarindan sürünerek çikarlar ve kadin adama bakip:
' Çok ilginç!
Sen erkeksin ben de kadın.
Arabalarimiz mahvoldu amaikimizde hiçbir sey olmadi.
Bu belki de tanisip, dost olup, hayatimizin sonuna kadar huzur içinde birlikte yasamamiz için bir isarettir' der.
Müthis heyecanlanan adam:
'Evet, galiba haklisin' diye cevap verir.
KADIN saskinlikle 'Bak, arabam hurdaya döndü ama bir sise sarap sapasaglam.
Bu kesin bir işaret. Bu sarabi içip sansimizi kutlamaliyiz 'derken, sarap sisesini adama uzatir. Adam siseyi alir, açar ve yarisini içip kadina verir.
Kadın hemen sisenin mantarini kapatip adama geri uzatir.
Bunun üstüne adam sorar:
'Sen içmeyecek misin ?'! kadin cevap verir:
'Hayir, ben polisi bekleyecegim!'

5 Mayıs 2009 Salı

EN KISA PERİ MASALI

Günlerden birgün bir adam bir kadina 'benimle evlenir misin?' diye sordu, kadin 'hayir' dedi.
Ondan sonra da kadin heep mutluluk içinde yasadi; Rahatça aliverise gidebildi, arkadaslariyla martini içebildi, her zaman temiz bir evi oldu, kimsenin arkasını toplamadı, hiçbir zaman yemek pisirmesi gerekmedi, her zaman giysi ve ayakkabilarla dolu bir gardrobu oldu, hep zayıf kaldı ve hiç aldatılmadı .…

10 Nisan 2009 Cuma

Adamın Biri...

Adamın biri hastalanıyor. O gün canı, işe gitmek istemiyor. İçindenAllah'a şöyle bir dua edeceği tutuyor:
-'Allah'ım, her gün işe gidip 8 uzun saat boyunca evim ve eşimin rahatı için çalışıyorum. Eşim ise sadece oturuyor. Ne olur, birgün benim yerime geçip, ne kadar zor bir hayat yaşadığımı görmesini sağla.'Hikâye bu ya, birdenbire adamın dileği yerine geliyor. Ertesi sabah, karısının bedeninde uyanıyor.
Hemen yataktan fırlıyor
Eşinin kahvaltısını hazırlıyor. Çocuklarını uyandırıyor.
Elbiselerini hazırlıyor.
Onların da kahvaltılarını yaptırıyor.
Beslenme çantalarını hazırlıyor.
Çocukları okula götürüyor.
Eve dönüp, evi toparlıyor.§ Yıkanacak bulaşıkları ve çamaşırları hallediyor.
Temizleyiciye götürülecek olanları eline alıp telefon faturasını ödemek için bankaya gidip sıraya giriyor.
Faturayı ödedikten ve temizlikçiye uğradıktan sonra akşam yemeği için alışverişe gidiyor.
Eli kolu dolu bir vaziyette eve dönüyor.
Bu arada öğlen oluyor. Evi süpürmeye başlıyor.
Eşyaların tozunu alıyor.
Mutfağı siliyor. Çocuklarının okuldan gelince yiyeceği keki pişiriyor.
Eee artık çocukları okuldan alma zamanı da geliyor. Yolda onlarla sohbet ediyor.
Okulda olanlar konusunda akıl fikir veriyor.
Eve geldiklerinde derslerini kontrol edip, çalışma masalarına oturmalarını sağlıyor.
Süt ve kek getiriyor.
Bu arada yıkadığı çamaşırları ütülemesi gerekiyor.
Ütü bittiğinde ancak akşam yemeğini hazırlayacak kadar vaktinin kaldığını fark ediyor.
Hemen patatesleri soymaya başlıyor.
Salata malzemelerini yıkıyor.
Pilav için pirinci ıslatıyor.
Etleri çıkartıp, fırın için hazırlıyor.
Kocası eve geldiğinde, onu sofraya tabakları yerleştirirken buluyor.
Akşam yemeğinden sonra, önce eşinin kahvesini pişiriyor.
Masayı topluyor ve bulaşıkları hallediyor
Eşinin ve çocuklarının ertesi gün giyeceği kıyafetleri kontrol ettikten sonra çocukları yatırıyor. Onlara hikâye okuyor.
Televizyon seyretmeye ve biraz da gazete okumaya salona dönüyor ki, eşi onu yatak odasına çağırıyor. Ne de olsa, adamcağız bütüngün onlar için çalışıp, yoruldu, şimdi rahatlaması ve gevşemesi gerekiyor. Bu da zaten onun görevi.
Ertesi sabah uyandığında hemen Allah'a yalvarmaya başlıyor :
-'Allah'ım özür dilerim. Ben ne dediğimi bilmiyormuşum. Karımın hayatını rahat zannetmekle ne halt ettiğimi şimdi anladım. Lütfen beni eski halime döndür.
' Allah cevap veriyor :
-'Evet, dersini aldığını görüyorum. Her şeyi değiştireceğim ama maalesef 9 ay beklemek zorundasın, çünkü dün gece hamile kaldın.'

20 Mart 2009 Cuma

Aşk Her Yaşta Acı Verir

En Masum Aşk...En Güzel Mektup...

10 Mart 2009 Salı

Ne Mutlu Türk'üm Diyene

Başbakan İnönü saat 18.00 sularında Florya Köşkü'nde Atatürk'ü ziyaret etmiş:
- Hayırdır İsmet... Habersiz geldin.
- Paşam, azınlıklar meselesi... Konuyu Meclis'e getireceğiz... Ne diyorsunuz?
- İsmet bugün geç oldu... Yarın sabah erkenden gel, konuşalım.
İnönü çıkınca Atatürk "bütün görevlileri" toplamış:
- Sadece laleler kalsın... Bahçedeki diğer bütün çiçekleri sökün, atın... Derhal.
İsmet Paşa sabah gelmiş, bahçenin "halini" görmüş ve "görevlilere" sormuş:
- Ne oldu böyle?
- Gazi Paşa Hazretleri emrettiler, söktük.
Başbakan İnönü, Cumhurbaşkanı Atatürk'ün odasına girmiş:
- Paşam, bahçenin durumu nedir?
- Azınlıkları söküp attım İsmet.
İnönü "anladım" dercesine başını öne eğmiş:
Atatürk:
- İsmet, ben "Ne Mutlu Türküm Diyene" sözünü boş yere söylemedim... Kendini Türk hisseden herkes bu vatanın öz evladı... Ben hayatta olduğum sürece bu böyle bilinsin... Ve sakın azınlıklar ile ilgili bir kanun çıkarılmasın.

3 Mart 2009 Salı

Futbol Aşkı

22 Şubat 2009 Pazar

Paranın Gücü (Fıkra)

18 yasindaki kiz, annesine iki aydir hastalanmadigini soyler. Annesi, cok tedirgin olur ve eczaneye bir hamilelik testi almaya gider. Sonuclar kizin hamile oldugunu gosterir.
Anne cildirmistir, bagirir cagirir ve 'Bunu yapan hangi domuz, bilmek istiyorum!!!' der.
Kiz telefon acar ve yarim saat icinde bir Ferrari evin onunde durur, icinden hafif kirlasmis saclari ve cok pahali birelbisenin icinde manyak yakisıkli biri iner ve kapidan iceri girer.
Anne baba ve kizla beraber otururlar.
Adam: ' Kiziniz durumu anlatti' der. 'Kisisel durumumdan dolayikizinizla evlenemem.' der. 'Ancak tum sorumlulugu aliyorum' der. 'Eger bir kiz cocugu dogarsa, annesine bir ev, bir yazlik villave 1 milyon dolarlik bir banka hesabi...'
'Eger bir erkek cocuk olursa, birkac fabrika ve bir milyon dolarlik birhesap...
''Eger ikiz dogarsa, her ikisine de 500 bin dolarlik hesap ve birer fabrika verecegim.' der. 'Ancak dusuk olursa....'
O zamana kadar sessizce bekleyen baba elini dostca adamin omuzuna koyar ve :
'O zaman tekrar denersiniz evladim ' der

17 Şubat 2009 Salı

Erkekler Kadının Elini Neden Öperler?

Fransız erkeğine sormuşlar.''Kadının elini neden öpersiniz?''diye.
Fransız erkeği cevaplamış: ''Kadına saygı duyarım. Erkek ile bir bütünü tamamlar.''
İngiliz erkeğine sormuşlar. ''Kadının elini neden öpersiniz?'' diye.
İngiliz erkeği cevaplamış: ''Kadınlar kutsaldır.Hayatın devamını sağlar, doğurur.''
Tüer erkeğine sormuşlar. ''Kadının elini neden öpersiniz?''
Türk erkeği cevaplamış: ''Bir yerden başlamak lazım!!''..

8 Şubat 2009 Pazar

30 Ocak 2009 Cuma

Mim

Evet en sonunda ben de mimlendim. Bu ilk mimlenişim.
Mimin konusu, ''Son okuduğunuz (yada okumakta olduğunuz ) kitabın 161.inci sayfasının 5. inci cümlesini yazmak'' ...
Bende bu ilk mimimin gereğini yerine getirmek adına cümleyi yazıyorum:
İKİDE BİR KAFALARINI KALDIRIP GÜNEŞE BAKIYORLAR, '' DAHA SAĞIMA VAR'' DİYORLARDI.
Bu cümleler Selahattin Şimşek adlı yazarın ''Hakkari Dedikleri'' adlı kitabına ait. Kitap, adında anlaşılacağı üzere Anadolu'nun en ücra köşesi sayılan Hakkari'nin ezelden beridir öyle gelmiş, öyle devam eden sorunlarını akıcı diliyle anlatıyor.
Gelgelelim mimlenek kişiye. Aslında kimi yazacağımı bilmiyorum. Tanıdığım biçok kişi daha önce mimlenmiş. Oyüzden bende çok tanımasam da Ece Aymer Hanım'ı mimliyorum. O'nun güzel blogunu görmeyenlere de ziyaret etme fırsatı vermek istiyorum.


http://favoritehometovisit.blogspot.com/

25 Ocak 2009 Pazar

İnsanı Düzeltince Ne Olur?

Adam, bir haftanın yorgunluğundan sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın yorgunluğunu çıkarmak için eline gazetesini aldı ve bütün gün miskinlik yapıp evde oturacağını düşündü.
Tam bunları düşünürken oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti, bu hafta sonu sinemaya götürecekti.Ama canı hiç dışarıya çıkmak istemediğinden bir bahane uydurması gerekiyordu.
Sonra gazetenin promosyon olarak dağıttığı dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna;
Eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya götüreceğim dedi sonra düşündü:
Oh be! Kurtuldum, en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen bu haritayı akşama kadar düzeltemez.
Aradan on dakika geçtikten sonra oğlu babasının yanına koşarak geldi ve Baba haritayı düzelttim artık sinemaya gidebiliriz, dedi.
Adam önce inanamadı ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler içindeydi. Çünkü paramparça olmuş harita hiç eksiksiz yerli yerine gelmişti. Baba bunu nasıl yaptığını sordu.
Çocuk:
Bana verdiğin haritanın arkasında bir insan vardı, dedi ve ekledi:
İNSANI DÜZELTTİĞİM ZAMAN, DÜNYA KENDİLİĞİNDEN DÜZELDİ.

19 Ocak 2009 Pazartesi

En Uzak Mesafe








Aileler kutsanabilmek için çocuklarını kurban ediyorlar.















Damat ve gelin daha önce birbirlerini hiç görmemişler. Bir Nepal töresi....






9 yaşında evlendirilen Marzia Bazmohamed televizyonu bozduğu için eşinden korkarak kendini yakmaya kalkışmış. Derin yanıklar içinde yaşam mücadelesi veriyor ve henüz 15 yaşında.











Roshan Kasem 8 yaşında... Yanında oturan 55 yaşındaki adamla nişanlandığını bilmiyor. Nişanlanmanın ne olduğunu bilecek yaşta değil ama çetin bir gelecek onu bekliyor .







Ailesine kaçmak isteyen karısını öldüresiye döven bu adamı haklı bulanların sayısı çok. bir yaşında nişanlandırılan ve 10 yaşında evlendirilen bu kadını ise kimse anlamak istemiyor.







Afganistan'da kadınlar intihar eden Rokhshana Rahimi için ağıt yakıyorlar.



Çocuk yaşta evlendirme geleneği Hıristiyanlar arasında da yaygın. 11 yaşındaki Destaye Amare Ortadoks kilisesinin rahibiyle evleniyor. Etyopya'da Ortadoks rahipler çocuk yaşta kızlarla evlenmek zorundalar.






Çocuk yaşta evlendirilen bu kızlar eşleri tarafından şiddete maruz kalıyorlar. Vucutları gelişme seyrini tamamlamadan hamile kaldıkları için sürekli sağlık sorunları yaşıyorlar










Bu kötü gelenek büyük trajedilerle sonlanabiliyor. Evliliğini bitirmek isteyen kadınlar çoğunlukla kadın tüccarlarının eline düşüyorlar ve fuhşa zorlanıyorlar.















Stephanie Sinclair... 1973 doğumlu Fotoğraf sanatçısı bu insanlık dramını dile getirdiği Fotoğraf dizisiyle FreeLens ödülünü aldı.








VE ŞU ANDA 14 YAŞINDA EVLİLİĞE ONAY VEREN YASA TASARISI MECLİSTEN GEÇİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR(daha sonra 8 yaşına düşmeyeceğini kim garanti edebilir?)

En uzak mesafe ne Afrika'dır.

Ne Çin, Ne Hindistan,

Ne seyyareler,

Ne de yıldızlar, geceleri ışıldayan…

En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir..

Birbirini anlamayan..

Can Yücel