28 Eylül 2008 Pazar

Eski Bayramlar Ne Kadar Eskidi?


''Aaahh nerde o eski bayramlar'' diye başlayan bayram muhabbetlerinden birine daha başlamak üzereyiz. Nedendir acaba bu eski bayramlara olan özlem?Yada şöyle sorayım, neden yeni bayramlar eskiler kadar güzel olmuyor?Eski bayramlarda da hep eskiyi özlerlerdi.Bunun başı neresi? Hangi zamandaki bayram bu özlenip özlenip bitürlü tadına doyulamayan?
Halbuki teknoloji ilerledi, şeker çeşitleri kat be kat arttı, e büyüklerimizi de hep ziyaret eder el öpmelere gideriz, çocuklar yine yine mahalle mahalle koşuşturup bildik bilmedik tüm kapıları dolanıp şeker toplarlar....eeeee.... Nedir o zaman eski bayramları bulunmaz-ulaşılmaz yapan şey?...
Ama galiba ben cevabını biliyorum:
Eskiden bizler küçüktük. Minik, miniminnacıktık. Bir çocuğun hayattan aldığı tatla yetiştkin insansanınki bir olmuyor.
Çocukluğumda şeker toplamaya ben de bayılırdım. Yatağıma yattığımda, ertesi gün neler yapacağımı düşündükçe , gece uzar uzar ,sabah olmazdı bir türlü. Hele bir de bayram için babam yeni bir bayramlık kıyafet aldıysa ,bayramlıklar hemen yastık altına..Bayram sabahı babam erken kalkıp bayram namazına gider, bizde o arada yine erkenden Ramazan' dan sonraki ilk kahvaltı soframızı özene bezene hazırlar, babamın dönmesini beklerdik. Cümbür cemaat aile içi bayramlaşmanın ardından , o missss gibi taptaze demlenmiş çayın kokusunu ,ilk yudumu almadan önce ,içine iyiiicene bi çekip, kaynar kaynar çay bardardağını, iki parmak ucuyla biraz yamanaraktan tutup, hüüüürrrppp diye içmenin tadına varırdık. Kahvaltıdan sonra cebimize nadiren uğrayan harçlıklarımızla , kendimizi mahalle bakkalına zor atardık. Siz bilirmisiniz eline ayda yılda bir defa (işte bayramdan bayrama da olsa) fırsat geçirmiş bir çocuk bir seferde kaç tane kola içip, çikolata, şeker ve dondurma yiyebilir :) Emin olunki çokk fazla...
Ve bütün gün şeker ve çikolataya boğulduktan sonra akşam biraz hastalanılır... Anne tarafından iyileştirilip ayağa kaldırılan çocuk ertesi gün yine aynılarını yapar. Akşamları kolu komşu, tek yada bir-iki kanalı olan tv'de nostaljik Hacivat Karagöz-Meddah oyunları- Eğlence programları ...Bunlar bizim dünyamızdı..Ama babalarımız hep ''Nerde o eski bayramlar'' derlerdi.
Şimdi büyüdük, şeker toplamak istemiyoruz. Harçlık almıyoruz, artık veren taraftayız. Bayramlık elbise diye bişey yok. Komşumuz da yok. Karagöz'le Hacivat da artık daha modern. Zaten olsada izleyen yok....''Eski bayramlar çok daha güzeldi'' deme sırası bize geldi...
Şimdi çocuklarımız var. Onlar şeker topluyor, büyüklerin ellerini öpüp harçlık topluyorlar. Bayram için yeni kıyafetleri oldu diye seviniyorlar. Şeker ve karınları ağrıyana kadar çikolata yeyecekleri günü sabırsızlıkla bekliyorlar. Gezmelere gitmek için sabırsızlanıp, eve oyun çağına uygun çocuğu olan bir misafir gelsin diye bekliyorlar.Onlar için Şeker , bizim için Ramazan Bayramı oldu artık...
İşte benim naçizane, eski ve yeni Bayram kıyaslamam böyle.. Herkesin Şeker ve Ramazan Bayramlarını kutluyorum efendim....

19 Eylül 2008 Cuma

Ünlüler Ünsüzken










Karşılıksız Sevgi

Bu, Kuzey Irak'ta savaşan ve sonunda evine dönecek olan Mehmet adında bir askerin hikayesidir.
Mehmet evine gitmeden önce, İstanbul'da bulunan anne babasına telefon açtı.

'Sevgili anne ve babacığım, sonunda eve geliyorum ama bir şey sormak istiyorum. Bir arkadaşımı da beraber eve getirebilir miyim?

'Tabii ki' diye cevapladılar. 'Onunla tanışmaktan mutluluk duyarız.'

'Ama bilmeniz gereken bir şey var' diye Mehmet devam etti,

'O savaşta ağır yaralandı. Kara mayınına bastı ve kolu ile bacağını kaybetti. Başka gidecek hiçbir yeri yok. Onun bize gelmesini ve bizimle yaşamasını istiyorum'.

''Bunu duyduğuma çok üzüldüm oğlum, belki kalacak başka bir yer bulması için ona yardımcı olabiliriz'
'O hayır, onun bizimle yaşamasını istiyorum der...''

'Oğlum,' dedi babası,

'Sen ne istediğinin farkında değilsin. Böyle büyük bir sorunu olan birisi bizi çok rahatsız eder. Bizim kendi hayatımız var ve böyle farklılığa izin veremeyiz. Bence sen eve gelmeli ve bu çocuğu unutmalısın. O kendi yaşamını devam ettirmenin bir yolunu bulacaktır.'
O andan sonra, Mehmet telefonu kapattı. Anne ve babası ondan başka bir söz duymadılar...
Birkaç gün sonra, İstanbul polisinden bir telefon geldi. Oğullarının bir binadan düşerek öldüğünü söylediler. Polise göre intihardı. Anne ve baba telaşla uçağa binerek oğullarının teşhisini yapmak için atladığı ildeki devlet hastanesinde bulunan teşhis morguna gittiler. Mehmet'i teşhis etmişlerdi. Ama gözleri fal taşı gibi açılarak... Bilmedikleri bir şeyi fark ettiler. Mehmet'in bir bacağı ve bir kolu yoktu...

Bu hikayedeki anne ve baba birçoğumuza benzer. Etrafımızda iyi görünen ve neşeli insanları sevmek bize kolay gelir, ama bize rahatsızlık veren özellikle bizim kadar sağlıklı olmayan, bizim kadar güzel olmayan ve bizim kadar zeki olmayan insanlardan uzak durmayı tercih ederiz. Çok şükür ki bizi bu kategoride gören birisi yok. Karşılıksız sevmeyi başaran birisi sonsuza kadar ailemizdendir; ne kadar çirkin, ne kadar fakir, ne kadar engelli olursak olalım. Bu gün yatmadan önce ALLAH'a biraz daha dua ederek insanları oldukları gibi kabul etmemizi sağlamasını isteyelim ve ne kadar farklı olurlarsa olsunlar onlara karşı daha anlayışlı olabilmeyi isteyelim. Arkadaşlar çok nadir bulunan cevherlerdir. Onlar sizi güldürür ve başarmanız için destekler. Bazen tek kelime bazen bir cümle paylaşırlar ama her zaman kalbinizi ona açmanızı beklerler....!!!!

12 Eylül 2008 Cuma

Doğum Günü Hediyesi (Fıkra)

3 adam oturmuş eşlerine aldıkları hediyelerden bahsediyorlarmış. Birincisi demiş ki, 'karıma öyle bir hediye aldım ki, 6 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.
' Diğer ikisi anlamamışlar. 'Ne aldın?' diye sormuşlar. 'Beyaz bir Porsche aldım. Çok mutlu oldu.' diye cevap vermiş.
İkinci adam demişki, 'Bende geçen doğum gününde karıma 4 saniyede 0'dan 100'e çıkan bişey almıştım.
' Hemen anlamışlar tabi ki: 'Heey, yoksa Ferrari mi aldın?' Adam gülümsemiş: Evet, kıpkırmızı bir Ferrari aldım. Gerçekten de ona çok yakıştı.'demiş.
Bu sefer üçüncü adama sormuşlar: 'Peki sen ne aldın karına?' Adam demiş ki: Ben öyle bişey aldım ki; sadece 2 saniyede 0'dan 100'e çıkıyor.
' Adamlar şaşırmışlar: 'Atıyorsun!' demişer, 'Öyle bir araba olmaz ki!' Adam cevap vermiş: 'Araba aldığımı kim söyledi? İşte bunu a ldım demiş. Ne aldığını görmek için tıklayın...

5 Eylül 2008 Cuma

İlk İnsanlar (Fıkra)

Küçük kız annesine '' Anne ilk insanlar dünyaya nasıl geldiler'' diye sormuş.
"Tanrı Adem ve Havva'yı yarattı, çocukları oldu ve insanoğlu yeryüzüne yayılmaya başladı yavrum" diye izah etmiş annesi..
Birkaç gün sonra küçük kız aynı soruyu babasına sormuş.. "Binlerce yıl önce maymunlar vardı" demiş babası, "Bizler de evrim geçirerek onlardan türedik.."
Farklı iki cevaptan aklı karışan kız annesine gidip "Nasıl olur anne" demiş
"Sen bana insanın Tanrı tarafından yaratıldığını, babam da maymunlardan geldiğini söylüyor.. Karıştırıyorum.. "
"Karıştırıcak bir şey yok" demiş annesi gülerek: "Ben sana kendi ailemin geçmişini anlattım. Baban da kendi ailesininkini anlatmış, bir tanem..!"

2 Eylül 2008 Salı

Badem Ezmesi Bebekler

Bana maille gelen bu bebecikleri sizlerle paylaşmadan edemedim














Başarının Sırrı

-Ustaya başarısının sırrını sormuşlar.

-İki kelime demiş:-Doğru kararlar.

-Hepimizden farklı olarak sürekli doğru kararları nasıl alabildiğini sormuşlar. -Tek kelime demiş:-Tecrübe.

-İyide kardeşim bu tecrübe denen şeyn sırrı ne? Bunu söyle bize demişler.

- Usta, deriiin bir iç geçirmiş ve şöyle demiş:

-Yanlış kararlar...